Güneş doğarken ilerler,
Martta ekilen kozalar,
Beş parmakta,çapaya gelir
Nisanda ikilenirler.
Bir zaman sonra,
Gübresi dökülür,
Suyuna başlanır,
Beşinci seferinde;
Suyuda boşlanır.
Ağustos eylüle devrilmiş,
Çoktan yüklenmiştir.
Kara toprağa,
İlk yağmurlar düşmeden,
Kulakları tozlu çıkıvermiş,
Tomurcukları açıvermiştir.
Yeryüzünden gökyüzüne,
Beyaz beyaz gülümser,
Açılır serpilirler...
Çukurova gelinliğini giyer,
O sıralar,
Kardan beyaz,
Tarlada takımda kozalar.
Görücüye çıkıvermiştir,
Irgatlar tarlaya girmiş,
Harallara toplayıvermiştir.
Doğduğu köyden,
Kah römorklarda,
Kah kamyonlarda,
Yol alır giderler.
Bir zaman köylerin,
Karanlık ambarlarında,
Bir zaman şehirlerin,
Tüccar depolarında;
Konuk olurlar.
Gün gelir çırçırlarda,
Kendilerini bulurlar,
O dişlilerin arasında...
Canlarından canlar çıkar,
Çiğitleri soyulur,
Çilekeştir kozalar.
Gün olur,
Uzandığın yataklarda,
Kirleniverir.
Gün gelir,
Isındığın yorganlarda,
Terletiverir.
Nasırlı ellerden çıkan,
Beyazdan gelen,
Dahada beyaz kozalar.
|