kitapyayincilik - ömer seyfettin pembe incili kaftan özeti
|
|
|
|
|
Mestan Ağa Edirne’de doğup büyüyen bir çingenedir. Bütün hayali Mekkeli bir Arap gibi Anadolu’ya yerleşip biraz para yapıp beyaz bir Türk kızıyla evlenip çingenelikten kurtulmaktır. Bu hayalini gerçekleştirmek için Edirne’den ayrılır. Önce İstanbul’a oradan Bursa’ya oradan da Çanakkale’ye gelir. Asıl sanatı cambazlıktır. Bu sayede epey para kazanır. Ayını zamanda Mestan Ağa her fırsatta etrafındakilere sofuluk taslardı. Halkı etkilemek için kalabalık camilerde namaz kılar, ayakta su içmez, ezan okunduğunda lafını keserek “Şefaat ya resulallah” derdi. Mestan Ağa’nın Anadolu’da tuhafına giden bir şey develerdi. Develerin ağır hareketleri, bakışları hoşuna gitmiştir. Bir gün camide vaazı dinler gibi yapıp kendi işlerine dair şeyler düşünürken hocanın deveden bahsettiğini duyar. Hoca: “Devenin bir cennet hayvanı olduğundan ve onun binek hayvanı olarak kullanılmasının günah olduğundan bahsediyordu.” Mestan Ağa kendi içinden hocanın attığını düşünüyor, hocanın söylediklerine inanmıyor, için için gülüyordu. Namazdan sonra yolda buğday tarlasının kenarına yatmış bir deveye rastladı. Hemen yaklaşır ve ona binip gezmeyi düşünür. Ama camide hocanın söyledikleri aklına gelir. Hocanın söylediklerinin mantıksız olduğun düşünerek deveye biner. Biner binmez ürken deve Mestan Ağa üzerinde koşmaya başlar. Mestan Ağa’nın bağırışlarını duyan çiftçiler deveyi durdururlar. Fakat bu koşmaca esnasında çiftçilerin buğday tarlası zarara görür. Bunun üzerine çiftçiler Mestan Ağa’yı öldüresiye döverler. Ertesi gün kendine elen Mestan Ağa Rumeli’ye doğru bakarak “Ah çingenelik” diye mırıldanır
|
|
|
|